Wednesday, March 25, 2015

ÇOCUĞUNUZUN YALAN SÖYLEDİĞİNDEN ŞÜPHELENDİĞİNİZDE NE YAPMALISINIZ?


Yazan: Amy Morin
Çeviren: Nur Polat


Herkes bazen yalan söyler. Karmaşık hayali hikayeler anlatıp, bunların gerçek olduğunda ısrar ettiğimiz çocukluk döneminden başlayıp, başımız derde girmesin diye yalan söylediğimiz ergenliğe ve günü kurtarmak veya bazı zorunluluklardan kurtulmak için beyaz yalanlara başvurduğumuz yetişkinliğe kadar, yalan doğamızın bir parçasıdır. Hatta bazı uzmanlar yalan söyleme becerisinin, çocuğun gelişiminde, 2 veya 3 yaş gibi erken dönemde ortaya çıkan önemli bir dönüm noktası olduğunu söyler. 

İlk defa çocuğunuzun size yalan söylediğinden şüphelendiğinizde, tabi ki aklınızdan bunlar geçmez. İhanete uğramış gibi hisseder, adeta suratınıza yumruk yemiş gibi olursunuz. Çözümün anahtarı, yalan söylemenin (özellikle de anne ve babaya) kabul edilebilir bir davranış olmadığını ve olumsuz sonuçlar doğurabileceğini çocuğunuza anlatmaktır. Şu da var ki, çocuğunuzun yalan söylediğini tespit ettiğinizde sergileyeceğiniz tutum ve sonrasında durumu ele alış şekliniz, çocuğunuzla ilişkinizde önemli bir rol oynayacaktır.


Eğer yalan söylediğinden emin değilseniz, şüphelenmekten vazgeçin


Eğer çocuğunuzun yalan söylediği konusunda emin değilseniz, şüphenizi bir kenara bırakın. Çocuğunuz gerçekte suçsuzken, siz yalan söylemiş olduğunu farzederek onu suçlarsanız, ilişkinize zarar vermiş olursunuz. Bu durumda, ona güvenmediğinizi düşünerek size olan inancını yitirebilir ve yalan söyleyip söylememesinin önemsiz olduğu hissine kapılabilir. Çocuğunuzu işlemediği bir suçla itham etmenizin, ilişkiniz üzerinde uzun sürecek olumsuz etkileri olabilir.


Yalan söylediğini teyit edin


Gerçeği öğrenmeye çalışırken çocuğunuza karşı fazla suçlayıcı olmayın. Eğer çocuğunuz itiraf etmeyi reddediyorsa ona daha fazla baskı yapmayın; gittikçe çıkmaza girdiğini düşünürek suçunu itiraf etmesi düşük bir olasılıktır. Bu durumda yapacağınız şey şudur; derin bir nefes alın ve ona, sadece neler olduğunu öğrenmeye çalıştığınızı fakat bazı sözlerinin size mantıksız geldiğini anlatın. Ondan bu konu üzerine biraz daha düşünmesini istediğinizi ve daha sonra onunla tekrar konuşacağınızı söyleyin. Bu onu, hatalı davranıışı üzerine tekrar düşünmeye sevk edebilir.

Tüm bunlar bir yana, eğer çocuğunuzun yalan söylediğinden kesinlikle eminseniz, onu daha fazla zor durumda bırakmanıza değmez. Ona yalnızca, olan biteni bildiğinizi ve doğruyu söylemediği için hayal kırıklığına uğradığınızı söyleyin ve konuyu kapatın. Çocuğunuz, sizi hayal kırıklığına uğratanın, yalan söylemesine sebep olan hareket değil, yalanın kendisi olduğunu görürse, bir dahaki sefere doğruyu söylemeyi tercih etmesi olasıdır. Bu konu üzerinde daha fazla durmayın.


Hatalı davranışından doğacak sorumlulukları üzerine almasını sağlayın


Çocuğunuzun size yalan söylemesinin altında yatan asıl sebebi bulmaya çalışın. Bu sizi kandırmak için bilinçli yapılmış bir hareket miydi, yoksa kızacağınızdan korktuğu için mi yalan söyledi? Belki de, birisinin duygularını incitmekten kaçındığı için bu yola başvurdu. Çocuğunuz, özellikle sizin de bunu yaptığınızı görüyorsa, kolaylıkla beyaz yalanlar uydurabilir. Muhtemelen, bunun sizi kızdıracağının tam olarak farkında değildir.

Araştırmalar, uygulanan ağır disiplin yöntemlerinin çocukları daha çok yalan söylemeye ittiğini göstermektedir. Bu sebeple, çocuğunuz yalan söylediğinde, katlanması gereken sonuçların onun için çok ağır olmaması konusunda dikkatli olmalısınız. Örneğin uygulanan fiziksel cezalar çocuğun, hatalarını gizlemek için daha çok çaba sarfetmesine ve böylece yalan söyleme ihtimalinin artmasına sebep olmaktadır. Yaptığı hatalı davranışa karşılık, daha etkili yaptırımlar düşünebilirsiniz; örneğin çocuğunuzun sahip olduğu bir ayrıcalıktan 24 saat boyunca mahrum kalması uygun olabilir. 


Dürüstlüğü ödüllendirin


Çocuğunuzun bir dahaki sefere doğruyu söylemesi için uygulayacağınız en etkili yöntemlerden biri, yalan söylediğini itiraf ettiğinde onu takdir etmektir. Gerçeği açıkça söyleyebilecek kadar size güvendiği için ne kadar mutlu olduğunuzu ona söyleyin. Tabi ki bu, yalan söyleyerek ört bas etmeye çalıştığı olayın sonuçlarından muaf olacağı anlamına gelmez. Çocuğunuz özür dilemeli, yanlışını düzeltmeli; kendi davranışlarının sorumluluğunu üstlenmenin gereklerini yerine getirmelidir.

Sonuç olarak hedefimiz, ebeveyn ile çocuk arasında güvene dayalı bir ilişki geliştirmektir. Bunun iki taraflı olduğunu unutmayın. Kendinizi çocuğunuza yalan söylemek konusunda serbest  hissetmemelisiniz; aynı şekilde, ailenin diğer fertlerine de. İki taraf da açık ve dürüst olduğu sürece, yalan barındırmayan bir ilişkinin serpilip gelişmesi mümkün olacaktır. 




Yazan: Amy Morin

Kaynak (İngilizce orjinal metin):






Tuesday, March 17, 2015

AYRILIK KAYGISI


Çocuğunuzla ayrılık anlarını kolaylaştıracak ipuçları:


Yazan: Robin McClure
Çeviren: Nur Polat

Bazı çocuklar yeni maceralara atılmak, yeni arkadaşlar edinmek veya kendilerine göz kulak olacak yeni biriyle vakit geçirmek için can atarlar. Bazıları ise anne veya babasından ayrılırken kaygı duyar, hatta korkuya kapılır. Bu durumda ne yapmalı?

İşte bu ayrılıkları daha sorunsuz atlatabilmeniz için birkaç ipucu.

• Yaşı çok küçük olsa bile, hayatınızda yapacağınız yeni bir düzenleme hakkında çocuğunuzla önceden konuşun ve yeni durumun nasıl olacağı konusunda onun da fikirlerini alın. Size yönelteceği tüm soruları cevaplayın. Geçici bir süre için ondan ayrılacağınızı ve mutlaka geri döneceğinizi ona açıklayın. Eğer döneceğiniz saati belirttiyseniz, sözünüze sadık kalın.

• Çocuğunuz yuva, okul veya bir bebek bakıcısıyla yeni bir düzene geçtiği ilk günlerde, kendinizi, bir süre onun yanında kalacağınız şekilde ayarlayın. Yeni düzenine alışma aşamasında sizin de bu sürecin bir parçası olduğunuzu gördüğünde, kendini güvende hissedecektir.

• Kendini daha iyi hissetmesi için sevdiği bir nesneyi, örneğin oyuncak ayısını veya battaniyesini yanında götürmesine izin verin. Bazı çocuklar yanlarında bir aile fotoğrafı taşımaktan da hoşlanabilir. Okuldan, bu gibi eşyaların getirilmesinde bir sakınca olup olmadığı konusunda önceden bilgi almayı unutmayın.

• Yeni bakıcısı veya öğretmeni ile çocuğunuzun duyguları hakkında konuşmalısınız. Mümkünse yeni düzene geçmeden veya okula başlamadan önce çocuğunuzun onlarla tanışmasını sağlayın. Çocuğunuza sizin yokluğunuzda kendisiyle bu kişinin ilgileneceğini anlatın.

• Çocuğunuza belirli bir süre onun yanında kalacağınızı, daha sonra gideceğinizi açıklayın ve bu planınızı uygulayın. Bakıcınız, çocuğunuzun siz gittikten sonra sakinleşeceğini söylediğinde, sözüne itimat edin. Bu hemen hemen her durumda geçerlidir; çocuğunuz siz oradan ayrıldıktan sonraki ilk birkaç dakika içinde her zamanki neşeli haline geri döner. Öğretmenlerin ve bakıcıların geri bildirimlere göre, alışma evresinde, ebeveynin çocuğun yanında gereğinden fazla kalması, çocukta güven duygusundan çok, kafa karışıklığı ve karmaşaya sebep olmaktadır. 

• Eğer şartlar müsaitse, çocuğunuzun bulunduğu odayı görünmeden izleyin. Çocuğunuzun ne kadar hızlı bir şekilde ortama ayak uydurduğunu kendi gözlerinizle görmek içinizi rahatlatacaktır.

• Günün sonunda çocuğunuzla biraraya geldiğinizde onu neşeyle karşılayın. Gün içinde yaptığı çalışmalara bakmak ve katıldığı etkinlikleri dinlemek için vakit ayırın. Çocuğunuz günü nasıl geçirdiğini sizinle paylaşmak isteyecektir. Biraraya geldiğinizde neşeli paylaşımlarda bulunmak, ayrılıktan duyulan üzüntüyü en aza indirmenin bir yoludur. 

• Ne kadar çabalarsanız çabalayın, bazen çocuğunuzun yeni düzene alışamadığı da olur. Eğer çocuğunuz her geçen gün daha öfkeli bir hale geliyorsa ve haftalar sonra dahi yeni düzene ısınamadıysa, başka seçenekleri değerlendirme vakti gelmiş olabilir. Yeniden bir düzen değişikliği yapmadan önce, çocuğunuzun uyum sağlayabilmesi için alınabilecek başka önlemler olup olmadığını görmek adına bir kez daha bakıcı veya öğretmeni ile görüşün. Sonuçta, çocuğu için en iyisini bilen anne babadır.


Yazan: Robin McClure

Kaynak (İngilizce orjinal metin):

ÇOCUKLARINIZA PARA KONUSUNDA BUNLARI ÖĞRETMEYİN!


Yazan: Andrea Travillian
Çeviren: Nur Polat


Oğluma her zaman para ile ilgili faydalı öğütler vermeye çalıştım. Böylece hayatta para konusunda benden daha iyi bir başlangıç yapabileceğini düşündüm. Fakat geçen gün bir arkadaşımla oturmuş sohbet ederken çocuklarımıza para ile ilgili hangi yanlış mesajları vermememiz gerektiğinden konu açıldı.

Bazen öğütlerimizdeki asıl temayı görmezden gelerek veya alttan alta gönderdiğimiz gizli mesajları fark etmeden onlara kimbilir neler öğretiyoruz?

İşte, para konusunda çocuklarımıza öğretmekten kaçınmamız gereken beş yanlış bilgi!

1- PARA İYİDİR VEYA KÖTÜDÜR


Para cansız bir nesnedir. Dolayısıyla iyi veya kötü sıfatlarını taşıyamaz; para sadece paradır.

Örneğin koltuk da cansız bir nesnedir. Koltuk hakkında iyi bir şeydir veya kötü bir şeydir şeklinde değerlendirme yapmak hiç aklımıza gelir mi? Veya ‘’koltuk şeytandır’’, diyen birini duyduğunuzu sanmam. Ancak birileri onu üstünüze iterse veya önünüzü kesmek için kullanırsa ‘’kötü’’ olabilir.

Para da işte böyledir, kullanan kişinin iyi ya da kötü olmasına bağlı olarak iyi veya kötü amaçla kullanılabilir. Bir kağıt para kendi başına şeytan olamaz.


2- PARANIZI HARCAMAYIP BİRİKTİRMELİSİNİZ


Çocuklara, para harcamayıp biriktirmeyi öğretmek zor değildir. Fakat onlara para ile ilgili öğretilmesi gereken tek şeyin biriktirmek olduğu düşüncesine bazen o kadar odaklanırız ki, bu konuda denge kaçabilir. 

Tüm paranızı biriktirirseniz hayatı kaçırırsınız. Çocuklarınıza sahip oldukları paranın bir kısmını biriktirirken bir kısmıyla da hayatın tadını çıkartmayı öğretmelisiniz. Unutmayın ki, hayatın içinde deneyimler kazanmak en az para biriktirmek kadar önemlidir. 

3- PARA HER ŞEYİ SATIN ALIR


Hayatta paranın size sağlayabileceği pek çok şey vardır. Öte yandan, hayatta paranın satın alamayacağı da pek çok şey vardır.

En son ne zaman çocuğunuzla karşılıklı oturup, onurlu olmak, saygı, sevgi, mutluluk, dostluk veya özgüven gibi konular üzerine konuştunuz? Tıpkı onu karşınıza alıp para biriktirmek, parayı yönetmek veya yatırım yapmak hakkında konuştuğunuz gibi, paranın hayatta bazı şeyleri satın alamayacağı konusunda da onunla sohbet etmelisiniz.

4- PARA KİMDEYSE GÜÇ ONDADIR


Bu, siz hiç farkına bile varmadan çocuğunuza öğretmiş olabileceğiniz bir bilgidir.

Örneğin eşiniz veya siz; ikinizden biri para kazanıyor ve paranın idaresini üstleniyorken, diğeri bir şey satın alırken her zaman ondan izin mi istiyor?

Ya da çocuğunuzun etrafında diğer insanları yönetmek veya onlar üstünde hakimiyet kurmak için parayı kullanan birleri  var mı?

Bu durum çocuğunuzun şu yargıya varmasına sebep olur: Parayı yöneten, diğer her şeyin kontrolünü de elinde tutar. Peki vardığı bu yargı çocuğu ne şekilde etkiler? İlerleyen zamanlarda sahip olduğu gücü daha çok para kimdeyse onun hizmetine sunarak kendinden ve bağımsızlğından taviz verebilir.
Aile gelirinizin idaresi konusunda eşler olarak eşit koşullarda hareket etmeye hassasiyet gösterin. Çocuğunuz parasal konularda bir ekip gibi hareket ettiğinizi gördüğünde, tüm kontrolün tek bir kişide olmadığını kavrayacaktır. Bu şekilde, aile içinde daha sağlıklı ilişkiler geliştirdiğinizi göreceksiniz.

5- PARANIN İDARESİ KONUSUNDA TEK BİR DOĞRU YOL VARDIR


Paranın sahip olduğu avantajlardan biri onu idare etmek ve artırmak konusunda çok sayıda yöntem olmasıdır. Paranızla pek çok farklı şekilde bütçe planlaması veya yatırım yapabilirsiniz. Aynı zamanda pek çok farklı yolla para kazanabilir ve para hakkında çok farklı yöntemlerle çocuğunuzu eğitebilirsiniz.  
Bu yöntemleri  kendi karakter yapınıza ve becerilerinize göre uyarlayarak kullanabilirsiniz. Fakat sıklıkla yapılan, bildiğimiz ne ise çocuğumuza da onu öğretmektir. Çocuğunuz bu alanda sizinle aynı eğilime sahip değilse problemler çıkabilir. Örneğin siz paranızla hisse senedi satın almayı tercih ederken çocuğunuz gayrimenkule yatırım yapmayı tercih edebilir.
Çocuğunuzun finansal konularda farklı bilgiler edinebileceği bir çevrede yetişmesine önem verin. Kendisi için en doğru yöntemi bulması bu şekilde mümkün olacaktır.

Parasal birikime sahip olmak için herkesin uyması gereken altın kural ise, kazandığından daha azıyla yaşamaktır.



Yazan: Andrea Travillian

Kaynak (İngilizce orjinal metin):







YAVAŞ EBEVEYNLİK


Yazan: Amy Morin
Çeviren: Nur Polat

2008 yılında New York’lu köşe yazarı Lenore Skenanzy ‘’9 yaşındaki Oğlumun Kendi Başına Metro ile Seyahat Etmesine Neden İzin Verdim’’ başlıklı bir makale kaleme aldığında Yavaş Ebeveynlik anlayışı basın dünyasını sarsmıştı. Hikaye ulusal medyada büyük yer tutarak, ülke çapında bu davranışın doğruluğu konusunda yoğun tartışmalara yol açtı.

Skenanzy, oğlunun metro hatlarını gösteren haritayı okumayı bildiğini ve yanında, ihtiyacı olduğunda kullanabileceği parası bulunduğunu açıkladı. Buna rağmen eleştiri ve tartışmalar, bu davranışının çocuk ihmali olduğu doğrultusunda devam etti.

Skenanzy bunun üzerine, anne babaları helikopter ebeveyn* olmamaları için uyarmak ve onları cesaretlendirmek için bir hareket başlattı. Çocukların etrafında aşırı koruma kalkanı oluşturmanın tehlikeleri konusunda uyarılarda bulundu ve kendi başına sağlıklı kararlar alabilen bağımsız bireyler yetiştirmek konusunda ebeveynleri cesaretlendirdi.

Daha sonraki yıllarda, pek çok farklı ebeveyn Yavaş Ebeveynlik yaklaşımlarıyla basında yer aldı. Sadece bir kaçında, Çocuk Koruma Hizmetleri çocuk ihmali olduğu düşüncesiyle olaya dahil oldu.

YAVAŞ EBEVEYNLİK İLE ÇOCUK İHMALİ ARASINDAKİ NÜANS


Bir çocuğun ne zaman yetişkin gibi sorumluluk alabileceği, örneğin metroyu yalnız başına ne zaman kullanmaya başlayabileceği sorusuna net bir cevap vermek zordur. Ayrıca, belli bir çevrede yaşayan aileler tarafından normal kabul edilen bir davranış, diğer bir çevrede ihmal olarak değerlendirilebilir. Bu tarz sorular üzerinde birçok fikir ayrılığı mevcuttur. Örneğin:

Bir çocuğa kaç yaşında evde yalnız kalması için izin verilmelidir?
Bir çocuk kaç yaşına geldiğinde, geceyi evde yalnız geçirmek için yeterince büyümüş sayılır?
Bir çocuğa kaç yaşında caddede tek başına yürümesi için izin verilmelidir?
Bir çocuk ebeveyninin gözetimi olmaksızın parkta tek başına oynayabilir mi?

Bir çocuk kaç yaşına geldiğinde küçük kardeşine göz kulak olma sorumluluğunu alabilir?

Bir aile 7 yaşındaki çocuğunun parka tek başına gitmesine izin verirken başka bir aile 12 yaşındaki çocuğu için bakıcı tutma ihtiyacı hissedebilir. Amerika’da bazı eyaletlerde bir çocuğun kaç yaşında evde yalnız kalabileceği veya kaç yaşında okula yalnız gitmesine izin verileceğini denetlemek için kanunlar bulunmaktadır fakat eyaletlerin çoğunluğunda bu tarz özel kanunlar bulunmaz. Bu konularda duruma göre değerlendirme yapmak ve karar vermek ailelere bırakılır. 


YAVAŞ EBEVEYNLİĞİN BELİRGİN ÖZELLİKLERİ


Skenanzy, Yavaş Ebeveynliğin ihmalkar ebeveynlik anlamına gelmediği ve çocuklara özgürlük fırsatı sunarak ‘’çocuk olmalarına’’ izin verdiği görüşünü açık bir şekilde ifade etmektedir. 

İşte Yavaş Ebeveynliğin temel özelliklerinden birkaçı:


Yavaş Ebeveynler çocuklarının bolca plansız ve doğaçlama etkinlik içinde yer almalarına olanak tanır. Yavaş Ebeveynler, çocuklarını her gün keman dersinden çıkıp basketbol antrenmanına koşturdukları bir yarışın içine sokmaktansa, onları spontan etkinliklere yönlendirir. Örneğin, çocuklarının yetişkin dayatmasıyla öğrenecekleri tonla basketbol kuralı yerine mahalle arkadaşlarıyla birlikte yakalamaca oynamalarını tercih ederler.



Oyun oynarken doğa ile iç içe olmak önemlidir. Yavaş Ebeveynler çocuklarını eve kapanıp elektronik aletlerle meşgul olmalarındansa dışarı çıkıp oynamaya teşvik eder. Çocuklarının teknoloji olmadan da, bahçede veya çocuk parkında oynayarak kendi başlarına eğlenebilmelerini isterler.



Çocuklar bağımsızlıklarını elde eder. Yavaş Ebeveynler, çocuklarının bağımsızlıklarını kazanmasına olanak tanır. Böylece çocuklar gittikçe artan özgürlük ve sorumluluk duygusuyla büyüme fırsatı bulur. Bu yaklaşımın odak noktası, çocukların yeni şeyleri deneme ve zor görevlerin üstesinden kendi başına gelebilme yetisi kazanmasıdır.



Yavaş Ebeveynler korku ile hareket etmez. Yavaş Ebeveynlerin çoğu bisiklet sürerken kask takma gerekliliği gibi belli başlı güvenlik kurallarını uygulasa da, kazaların her yerde ve her durumda yaşanabileceğini bilirler. Ara sıra kendilerini yaralasalar bile, çocuk bahçesinde diledikleri gibi oynamalarının ve yeni şeyler denemelerinin çocukları için iyi olduğunu bilirler. 





Yavaş Ebeveynlik, kuralsız ya da ilgisiz olmak anlamına gelmez. Yavaş Ebeveynlik, çocuklar güvende olduğu sürece davranışlarının doğal sonuçlarını tecrübe etmeleri için onlara özgürlük tanımaktır. Bu aynı zamanda, sorumluluk sahibi yetişkinler olabilmeleri için ihtiyaç duydukları becerileri edinmelerini sağlamakla ilgilidir. 

Şüphesiz, çocuklara ne kadar özgürlük tanınması gerektiği konusunda birbirinden farklı görüşler vardır. Kimi aileler, zamanın kötüleştiği, bu devirde çocuğun tek başına sokakta oynamasının kötü bir fikir olduğu düşüncesinde birleşirken kimi aileler ise çocuğun gelişimi için asıl tehlikenin aşırı korumacı bir tutum sergilemekte yattığını savunmaktadır.


* İngilizce’de kullanılan helicopter parent (helikopter ebeveyn) deyimi, çocuğunu aşırı derecede koruyan anne-babalar için kullanılmaktadır.



Yazan: Amy Morin

Kaynak (Metnin İngilizce orjinali): 

http://discipline.about.com/od/typesofdiscipline/fl/What-is-Free-Range-Parenting.htm